TASO YAPIM

H O Ş G E L D İ N İ Z...

28 Haziran 2012 Perşembe

Simitin Smith'le Tanışması

AMERİKA'LI SMİTH'İN BİZİM GEVREK SİMİTLE KOMİK TANIŞMASI.
- İZLE VE GÖR -


www.tasoyapim.com

19 Haziran 2012 Salı

Cin Küçük Kızın İçinde!

Küçük kızın içindeki Cin'i çıkartmak için yapılan zorlu ritüel...Cin küçük kızın içinden nasıl çıkacaktır...
İZLE ve GÖR

www.tasoyapim.com

9 Haziran 2012 Cumartesi

Nasıl Zengin Olunur?

ZENGİN OLMAK İSTEYENLER MUTLAKA İZLEMELİ!...

Zengin olmak isteyenler bu videoyu izleyiniz!.Nasıl zengin olunacağı tüm çıplaklığıyla açıklanıyor...
www.tasoyapim.com
                                                           


8 Haziran 2012 Cuma

Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar(İTİRAF-6 Devam)

        Cenk;"iş görüşmesine bir gün önceden alışveriş ve gezmek maksadıyla erken gittim.Washington'da,ismi şu an aklıma gelmiyor.Bir gece kulübünde eğlendikten sonra biraz boş boş dışarıda yürüdüm.Eski bir mahsenin önünden geçerken siyah giyimli,ellerinde bir keçiyle mahsene giren esrarengiz bir grubu fark ettim.Merak ya işte,bende peşlerinden gizlice fark edilmeden içeri girdim.Gizli bir geçitten geçtiler ve mahsenin derinliklerine bir asansörle indiler.Bende inecektim;ama onlardan yukarıda kalmayı ve olup bitenleri yukarıda kalıp,güvenli bir şekilde izlemeye karar verdim.İyiki de aşağıya inmemişim,adamlar satanistmiş.Bir ayin yaptılar ve Şeytan çağırdılar.Belki buna inanmıyacaksın ama,Şeytan geldi ve ayini yöneten kişiye bir şeyler söyledi.Sanırım benim onları izlediğimi söylemiş olacak ki,hepsi birden yukarıda benim saklanıp kendilerini izlediğim yere baktılar ve beni yakalamak için asansöre doğru koştular.Oradan kaçmayı başardım ve yalnız kaldığım otele geldim.Kapıyı açtığımda bir zarf fark ettim,içinde ise -sırrımızı bilen ölür- yazılı bir not vardı.En ilginç olanı ise Beyaz Saray'da bombalı terörist saldırı oldu diye bir haberde teröristin benim olduğu ve fotoğraflarımı haberde tv ekranında görmem oldu.O lanet ülkeden,Türkiye'ye gelen uçağın bagaj bölümünde kimseye fark edilmeden kaçmayı başardım" diyerek içkisini fondip yaptı.Timur,arkadaşı Cenk'in yalan söylemeyeceğini ve gayet sağlıklı bir ruh yapısına sahip olduğunu iyi bilirdi.O yüzdende Cenk'e inanmıştı.Timur;"çok geçmiş olsun kardeş ya.Peki kimmiş o insanlar,yüzlerini görebildin mi?.Tanınmış insanlar mıydı?.Birde o kadar,hatta seni bir teröristmişsin gibi aratan o güç neden seni iki aydır yakalamıyor?" diye sordu.Cenk;"bilmiyorum Timur,bende anlamadım.Aradan iki ay geçmesine rağmen hiç bir şey olmadı.Oysaki azılı aranan bir teröristtim.Onlara göre tabiki.Nedense hiç bir polis kapımı çalıp,beni tutuklamadı.İki aydır hiç bir zarf,not da almadım.Neyse kardeş kim olduklarına gelince,yüzlerinde maske olduğu için kim oldukları merak konusu" dedi.Timur;"kardeş,yinede sen çok dikkatli olmalısın.Bu insanlar anlattığına göre pek çetin insanlar değil.Hatta Şeytan bile var işin içinde" dedi.Cenk;"olacağı varsa bir şey olur,fazlada takmıyorum kafama.Ama dediğin gibi tedbiride elden bırakmamak lazım.Neyse ya,bu konuyu kapatalım.Dostum bu arada artık işsizim.Hani işler nasıl diye sormuştun ya?.Cevap verememiştim" dedi.Timur;"hadi ya,hayırdır.Senin gibi başarılı biri,ne oldu da işsiz kaldı?.Sen baya bir değişmişsin anlaşılan" dedi.Cenk;"ya kardeş,bizde bir değişim yok,biz hep aynıyız.Değişen hayat,rahat ol sen o bakımdan.Amerika'da ki önemli olan iş görüşmesini Şeytan engelleyip,benim uçak bagajında kaçmama sebep olduğu için,patron içinde önemli bir iş görüşmesi olduğundan,patron görüşemeden geri geldiğimi öğrenince eski başarılarıma bile bakmadan bizi kapının önüne koyuverdi.İşe Şeytan karıştı yani" dedi.Biraz gülüştüler;ama Cenk,karşısında kardeşim dediği kişinin,bütün yaşanılanların tek sorumlusu Şeytan olduğunu bilmiyordu.(YAZI DİZİMİZ BURADA SONA ERDİ...)

(*6 İtiraftan oluşan,"Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar" yazı dizisinde geçen olaylar ve karakterler tamamen hayal ürünü olup,gerçeklikle hiç bir bağlantısı yoktur...Bizi takip ettiğiniz ve yazılarımızı okuduğunuz için çok teşekkür ederiz...TASO YAPIM)
www.tasoyapim.com 

7 Haziran 2012 Perşembe

Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar(İTİRAF-6 Devam)

        Cenk;"Nasıl yani,seni isteseler elleriyle koymuş gibi bulamazlar mı?" diyerek sözünü kesti.Timur;"evet kardeş,isteseler bulurlar;ama kendilerini uyuşturucuya alıştıran kişinin ben olduğumu bilmiyorlar" dedi.Cenk,kafası karışmış bir halde;"ya nasıl yani,seni tanımıyorlar mı?.Ellerinde hiç mi resmin,videon,görüntün falan yok?.Allah Allah ya,adamlar devlet adamı seni nasıl bulamıyorlar?.Anlat ya,daha fazla kafamı karıştırmadan" dedi.Timur;"ben onlara kendimi sahte kimlikle tanıttım" dedi.Cenk;"eee ne olmuş yani,bu adamlar salak değil ya,seni yüzünden tanımayacak kadar" diyerek sözünü kesti.Timur;"kardeş bir dinle ya,ikide bir sözümü kesme" dedi.Timur,sözünün kesilmesinden hoşlanmadığı gibi karşı taraf konuşurken de sözünü kesmeden dinler,bu yüzdende Cenk'e sesini biraz yükseltip sert bir ifadeyle uyarıda bulunmuştu.Cenk;tamam tamam özür dilerim,anlat seni dinliyorum" dedi.Timur;"asıl ben özür dilerim kardeş,sesimi yükselttiğim için.Ama huyumu biliyordun,bildiğin halde yaptın.Neyse dostum ben o beyinsiz heriflere uyuşturucu aşılamaya başladığımda estetik olmuş,kendimi Kamil olarak tanıtmıştım.Onlar o zamanlarda daha parti kurma hazırlığındaydılar.Parti kurdukları zaman ben tekrar estetik ameliyatı oldum,Kamil denilen şahsı yani beni o beyinsiz idiotlar trafik kazasında öldü biliyorlar" dedi.Cenk;"Timur kardeş,sen Şeytan'a pabucu ters giydirirsin vallahi.O haberlerde ölen uyuşturucu baronu Kamil sendin demek.Cin fikirlisin vallahi.Peki o kazada ölen kimdi?" diye sordu.Timur;"fakir ama ailesi için kendini feda eden bir baba,onu sorma bana,anlatamam.Kendimi kurtardım;ama öyle bir insanı feda ederek" dedi ve üzüntüsünü belli etmek istemesede,Cenk kaç yıllık dostunun gözlerinin dolduğunu fark etti.Cenk içinden;"bu adamı sonra tanırım" diyerek,Timur'un üstüne gitmedi.Cenk;"o zaman senin olduğunu bilmiyorlarsa niye seni fişlediler?" dedi.Timur'da;"kardeş dedim ya,Türk olduğum için.Ben uyuşturucu ticaretinin büyük bir kısmını Hristiyanlara yapıyordum.O yüzden beni fişlediler" diye cevap verdi.Cenk;"hee anladım kardeş,yani bu rantı bir Türk'e yedirmek işlerine gelmedi.Bu kısmını anladım da,peki kendileri uyuşturucuyu nereye satıyorlar" diye sordu.Timur;"evet,şerefsiz herifler bir Müslüman Türk'e bu işi yaptırmazlar zaten.Pislikler kendileride benim yaptığımın tam tersini yapıyorlar.Yani uyuşturucunun hedefi:Türkler ve Müslüman ülkeler.Hedefleri belli,genç nesili uyuşturup kendilerine köle yapmak.Birde üzerinden büyük bir rant elde edip,bir taşla iki kuş vurmak" dedi.Cenk;"şerefsiz herifler,hepsini gırtlaklamak geliyor içimden.Ama işte" dedi.Timur;"oda olacak kardeş,oda olacak merak etme.Zamanı gelince neler neler olacak" dedi.Timur,odasındaki mini barda iki bardak viski doldurdu ve karşılıklı içerken,Timur;Neyse kardeş,birazda sen anlat bakayım.İşler nasıl gidiyor?" dedi.Cenk;"Sorma dostum ya,iki ay önce bir iş görüşmesi için Amerika'ya gittim.Fazla merak insanın başına gerçekten bela getiriyormuş" dedi ve içkiden bir yudum içti.Timur;"hayırdır kardeş,ne oldu ki?" diye sordu.(DEVAMI YARIN) 

6 Haziran 2012 Çarşamba

Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar(İTİRAF-6)

        Kapıdan içeri girdiğinde kendini karşılayan bıyıklı,kısa boylu,orta yaşlarda bir gardiyan oldu.Gardiyan;"siz Cenk olacaksınız galiba?" dedi."Evet ben Cenk.Arkadaşım Timur içeride mi?" dedi Cenk.Gardiyan;"buyrun Cenk Bey.Timur Bey içeride,geleceğinizden haberi var.Bir şey arzu ettiğinizde ben kapının önünde olacağım.Zile basarsanız hemen gelirim" dedi.Cenk karşısında duran kapıyı açtı.Kapı açıldığında,Timur uzandığı koltuktan dev plazma televizyondan izlediği filmi bırakıp,göz ucuyla açılan kapıya doğru baktı.Cenk'i görünce uzandığı koltuktan zıplayarak hemen kapıya doğru koştu.Timur;"ooo dostum Cenk,gözümüz yollarda kaldı ya.Hoşgeldin benim fakirhaneme ahbap" diye Cenk'e sarıldı.Cenk;"kanka biliyorum saat 09:30'da burada olmalıydım;ama malum biliyorsun İstanbul trafiği,birde bombalar patlamış o yüzden geciktim" dedi.Timur;"bombalar mı patlamış?.Ne bombası?.Neyse kardeş önemli değil,zaten bende daha yeni uyandım.Akşamdan kalmayım.Ya ayakta kaldık,gel şöyle oturalımda konuşalım" dedi.Karşılıklı koltuklara oturdular.Timur'un kaldığı oda bir cezaevi hücresinden tamamen farklı,son derece lüks bir odaydı.Cenk;"eee nasıl gidiyor ortak.Anlat bakalım.Kaldığın hücrede baya bir lüksmüş.Aaa yoksa bendemi cezaevine girsem" diye espri yaptı.İkiside güldüler.Timur;"ya nasıl olsun işte,mahkeme kararını bekliyoruz.Tahliye olursam iyi,avukatlar uğraşıyorlar işte.Olamazsamda kaçarım,sorun değil yani" dedi ve gülüştüler.Cenk;"burası dinlenmiyor demi,içeride cihaz falan varmı?" diye sordu.Cevaben Timur;"yok kardeş ya,benim odamı kimse dinleyemez.Para hepsini çözdü merak etme.Rahat konuşabiliriz" dedi.Cenk;"ya tamam öyleyse,kardeş senin bu uyuşturucu ticareti yaptığından derin devletin haberi vardı.Peki niye şimdi fişlediler seni?" diye sordu.Timur;"sorma kardeş ya,eski hükümet zamanında destek alırken,John Kemal hükümeti başa geçtikten sonra soysuz herifler beni fişleyip kendileri şuan da uyuşturucu ticareti yapıyorlar.Yani onlar için bir Türk'e bu işi yaptırmak enayilik gibi bir şey oluyormuş.Aynı zamanda da güvensizlik.Çünkü ben uyuşturucu ticaretinin büyük bir bölümünü yurt dışına yapıyordum.Yani amacım:Türk insanını bu pislikten az zarar görmesini sağlamak,batılıları ise uyuşturmak.Hatta bunu fazlasıyla başardım.John Kemal ve partisinin bir çok bakanını ve milletvekillerini bile uyuşturucu müptelası yaptım.Şu anda kimbilir nasılda beni arıyorlardır".(DEVAMI YARIN)

5 Haziran 2012 Salı

Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar(İTİRAF-5 Devam)

        "İstanbul Emniyet Müdürü Saadettin GENÇ'lemi görüşüyoruz,ben Cdr Tv haber spikeri Gülsüm KOÇAK" dedi.Karşı taraftan cevap hemen geldi;"evet,ben İstanbul Emniyet Müdürü Saadettin GENÇ".Haber Spikeri;"efendim,bugün sabah saatlerinde yaşanan bu üzücü olaylar hakkında bir açıklama yapar mısınız?".Saadettin GENÇ;"Öncelikle bu hain saldırılarda hayatını kaybetmiş masum insanlarımıza Allah'dan rahmet,yakınlarına da baş sağlığı diliyor,yaralı olarak kurtulan vatandaşlarımıza ise acil şifalar ve geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum" dedi.Spiker;"efendim yaralılara geçmiş olsun dilediniz,sizce bu patlamalardan yaralı olarak kurtulan oldu mu?.Sizde var mı böyle bir bilgi?" diye sordu.Cevap olarak Saadettin GENÇ;efendim bize gelen ve arkadaşlarımızın,yani emniyet güçlerinin yapmış oldukları çalışmalar neticesinde yaralı olarak kurtulanlarda oluyor tabiki".Oysa bu patlamalardan yaralı olarak şu ana kadar kurtulan olmamış,Saadettin GENÇ ise İç İşleri Bakanlığından gelen emir nedeniyle tam gerçekçi olmayan açıklamalar yapması emredilmiş ve bu yüzden bazı önemli sorulara yalan cevaplar vermek zorunda kalmış.Spiker;"sayın müdür bey,halk ölü ve yaralı sayısı hakkında sizden bir açıklama bekliyor.Bu yüzden bizim telefonlarımız kilitlenmiş durumda" dedi.Saadettin GENÇ;"sayın bayan,halkımızı korumak,haberdar etmek biz güvenlik güçlerinin bir görevi olmakla beraber şu an elimizde olan kayıtlara göre  ölü sayısı 220 bin,yaralı sayısı ise 4 bin civarında.Çok korkunç bir rakam olmakla beraber saldırıların sorumlularını en kısa zamanda adalete teslim etmek için kapsamlı bir çalışma içindeyiz.Terörü lanetle kınıyoruz" dedi.Oysaki saat 13:00 itibariyle emniyet müdürlüğüne gelen son haber mesajında:ölü sayısı 2 milyon olarak sayılmış,yaralı olarak kurtulan ise henüz olmamış.Halka panik yapmasın diye İç İşleri Bakanı Veli UZUN,medya aracılığıyla halka sayıyı,halkı panik yaptırmayacak kadar az,inandıracak kadar bir rakam söylemesini Saadettin GENÇ'e söylemişti.Spiker;"efendim bu korkunç bir rakam.İnşallah ilerleyen vakitlerde bu sayı daha da artmaz.Peki efendim,yaralılar hangi hastanelere nakledildi?.Biz patlamaların yaşandığı bölgelerden çekim yaptık;ama polis kordonunu aşıp tam detaylı çekim yapamadığımızdan sadece ambulanslarla patlamaların enkazından çıkarılan insanların taşındığını gördük.Hangi hastanelere yerleştirildikleri hakkında bir bilgimiz yok" dedi.Cevap olarak Saadettin GENÇ;"yetkililer hareketli bir çalışma içerisindeler.En fazla bu gece enkazlardaki kurtarma çalışmaları biter ve elimize ölü ve yaralı sayısı ulaşır.İnşallah fazla bir kaybımız olmamıştır.Gerçekten çok acı yaşanılan olaylar.Allah halkımıza sabır versin" dedi.Spiker;"yaralılarla ilgili bir soru sormuştum,cevap vermediniz.Bir de halkımızın merak ettiği bir şey daha var,saldırıları hangi örgüt veya örgütler üstlendi?.Bu konu hakkında bir açıklama yapacak mısınız?".Emniyet Müdürü Saadettin GENÇ;"pardon,tabiki açıklama yapacağız.Saldırıları henüz üstlenen olmadı.Ama ilerleyen vakitlerde tespit edeceğiz.Yaralılara gelince,yaralı olarak kurtulan vatandaşlarımız İstanbul'un bir çok hastanesine sevki yapıldı ve buralarda şuan da tedavi uygulanmakta.Başka sormak istediğiniz soru var mı?.Yoksa kapatmak zorundayım.Daha önümüzde yapmamız gereken işler var.Öncelikle masum vatandaşlarımızın canına kıyan şu hain terör örgütünü veya örgütlerini tespit edip,kökünü kurutmak amacıyla mücadele etmeliyiz" dedi.Spiker;"vermiş olduğunuz bilgilerden dolayı teşekkür ediyorum.Halkımıza ilerleyen saatlerde haber edeceğiniz ümidiyle iyi çalışmalar diliyoruz ve tekrar hain terörü lanetle kınıyoruz" diyerek telefonu kapattı.Bir-iki dakika patlamaların görüntülerini yayınladı ve ilerleyen saatlerde gelişmelerden haber vermek adına yaptığı konuşmasını bitirdi.(YARIN İTİRAF-6)  

4 Haziran 2012 Pazartesi

Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar(İTİRAF-5 Devam)

        Bloğun merdivenlerini kullanarak üç katlı binanın 3. katına çıktılar.Bu kat bloğun diğer katlarından farklıydı.Diğer katlarda pislik,koku ve gürültü hakimken bu katta ise aksine sakin,hijyenik bir ortam mevcuttu.Koridorda ilerledikten sonra,sonuna gelmeden demir parmaklıklı,çelik bir kapının önünde cezaevi müdürü durdu ve "işte bu oda.Timur Bey'i burada ağırlıyoruz" dedi ve güldü.Cenk'de;hadi be,bizim maymun buradan kaçmaya çalışsa başaramaz herhalde" dedi ve müdürle birlikte gülüştüler.Kaçmak lafını şaka maksatlı söylemişti;ama fena fikirde değil diye düşündü Cenk.İçinden;"bunu birde Timur'la konuşayım" dedi.Cezaevi müdürü,Cenk'e günlük güncellenen kapı kilidi açma parolasını verdi ve "Cenk Bey,parola 65678.Ben bloğun dışındaki odada sizi bekliyor olacağım.Görüşmeniz bittiğinde odaya gelirsiniz.Bir şey arzu ettiğinizde diyofona basarsınız,gardiyanlar yardımcı olurlar.Timur Bey'e çok çok selamlarımı söyleyin" diyerek koridorun başındaki odaya gitmek için ellerini arkada bağlayarak ağır adımlarla yürümeye başladı.Cenk,arkadaşı Timur'u bir an önce görebilmek için hiç vakit kaybetmeden paroladaki numaraları cihaza tuşluyordu.Enter tuşuna bastı ve kapı açıldı.Kapı açıldığı sıralarda ise saat tam 13:30'u gösteriyordu.Müdürle konuşmak,sağa-sola koşuşturmak derken cezaevinden içeri girdikten sonra bir saat gibi bir zaman geçmişti.Özel bir tv kanalı patlamalarla ilgili son dakika haberini vermek için günün en fazla izlenme rekorları kıran show programını yarıda kesmişti.Bayan tv haber spikeri;"bugün sabah saatlerinde İstanbul'da ki bir çok toplu taşıma araçları ve istasyonlarında bombalar patlamış,bir çok insanımız hayatını kaybetmiş ve büyük çapta hasar meydana gelmişti.Olaylarla ilgili yetkililer bir açıklama yapmamış,suskunluğunu korumuş durumdaydılar.Ama çalışmalar şu saatlerde hız kazanmış,enkazların altındaki yaralı olanlara ve cesetlere ulaşmak için büyük çaba harcanmaktadır.Öğle saatlerinde İstanbul Emniyet Müdürü Saadettin GENÇ Bey'i aradık ve açıklama yapıp,yapmayacaklarını sorduk.Sayın Saadettin Bey cevap olarak bir saat sonra halka açıklama yapacağını söyledi.Aradan bir saat geçti.Müge'ciğim İstanbul Emniyet Müdürü Saadettin GENÇ'i yayına telefondan bağlar mısın?" dedi ve tv ekranında patlamaların olduğu yerlerden alınan görüntüler yayınlanırken telefonun çaldığı seste aynı zamanda duyuluyor,dört defa çaldıktan sonra telefonu açan kişi İstanbul Emniyet Müdürü Saadettin GENÇ'di.(DEVAMI YARIN)

3 Haziran 2012 Pazar

Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar(İTİRAF-5)

TARİH:28.02.2007
SAAT:12:30
YER:Metris Cezaevi(Bayrampaşa-İstanbul)

        Metris Cezaevi'nin önüne geldiğinde saat 12:30'u gösteriyordu.Aracını otoparka park etti ve kendi kendine;"of be,sonunda gelebildik.Sanki uzun yolculuk yapmış kadar yoruldum" dedi.Cezaevinin giriş kapısına geldi ve orada nöbetçi olan iki askere "selamün aleyküm askerler.Nasılsınız?.Daha şafak çok mu?" diye söyledi.Askerlerden biri;"aleykümselam" diyerek selamını aldı ve "şafağı sorarsan hiç sorma be abi,o biraz karanlık" dedi ve zile basarak görevli olan ast subayı nizamiye kapısına çağırdı.Cenk;"merhaba,ben Cenk.Uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan özel koğuşta tutuklu yatan arkadaşım Timur'u ziyarete geldim.İçeri girebilir miyim?" dedi,25 yaşlarındaki genç ast subaya."Bir saniye beyefendi,sizi içeri almam mümkün değil.Çünkü bugün ziyaret günü olsa bile,o tutuklu olan arkadaşınızı görmeniz mümkün değil.Avukatları haricinde başka birilerinin görüşmesi yasak!" dedi ast subay.Cenk;"kardeş içeri girebilir miyim?.Cezaevi müdürünün haberi var" dedi.Ast subay;"ya hep böyle derler zaten.Bakalım haberi varmıymış,bu tip konularlada rahatsız etmek istemem ama.Yinede bir arayıp,soralım bakalım" diyerek,nizamiyedeki telefondan santrale cezaevi müdürünü bağlamasını istedi.Telefon iki defa çaldıktan sonra ast subay kendini takdim etti ve "ast subay çavuş Ersin BUCAK.Sayın müdürüm sizi önemsiz bir konu hakkında rahatsız ettiğim için özür dilerim" dedi.Cezaevi Müdürü;"Ersin önemli değil,seni dinliyorum" diyerek cevap verdi.Ast subay;"Müdür Bey,şu anda nizamiye kapısında kendini Cenk diye tanıtan biri var.Bizim şu uyuşturucudan özel koğuşta tutuklu olan Timur'la görüşmek istediğini söylüyor.Müdür Bey,ben gereken cevabı vermeme rağmen sizin haberiniz olduğunu söyleyerek ısrar ediyor.Ne yapmamı ister..." istersiniz demesine fırsat vermeyen cezaevi müdürü odasındaki gözetleme kamerasından nizamiye kapısındaki Cenk'i teşhis etmiş ve acil içeri alınmasını,hatta üst araması bile yapılmamasını söylemişti.Ast subay,telefonu kapattı ve Cenk'den az önceki yapmış olduğu davranıştan ötürü özür dileyerek askerlere kapıyı açmalarını emretti ve yanına gelen Cenk'i de alarak müdürün odasına gitmek için idari binaya girdiler.Asansörler bozuk olduğu için 4. kata kadar merdivenleri kullanarak çıktılar.4. kata geldiklerinde görevlilerden biri;"Cenk,siz olmalısınız galiba" dedi.Cenk'de;"evet,benim" deyince,Görevli;"beni takip edin beyefendi,sizi müdürün odasına götüreceğim" dedi.Yanındaki ast subaya ise;"siz görevinizin başına dönebilirsiniz" diyerek,fazla kalabalık olmayan gardiyan ve askerlerden oluşan uzun koridorun sonuna kadar yürüdükten sonra görevli kapıyı tıkladı.Bu oda cezaevi müdürünün odası olmalıydı.İçerdeki ses;"gel" dedi.Görevli önce içeri girdi ve "Müdür Bey,görüşmek istediğiniz şahsı getirdim" dedi.Görevli;"buyrun içeri girin,Müdür Bey sizi bekliyor" dedi.Cenk,açık olan kapıdan içeri girdi.Cezaevi Müdürü,hemen oturduğu yerden ayağa kalktı ve "buyrun Cenk Bey,hoşgeldiniz" diyerek,elini sıktı ve oturması için masanın etrafındaki koltuklardan birini gösterdi.Cezaevi Müdürü,50 yaşlarında,kel ve bıyıklı biriydi.Cenk'e ve Timur'a bu kadar yakından ilgili davranmasının sebebi;Timur'un adamları aracılığıyla yüklü miktarda para yedirmesiydi."Cenk Bey,bir şeyler alırmısınız?.Soğuk,sıcak" diyerek ikramda bulundu cezaevi müdürü.Cenk;"teşekkür ederim müdür bey.Bir şey içmek isterdim;ama dostum Timur'u görmeden olmaz.Bir an önce görüşme şansım var mı?" dedi.Cezaevi Müdürü;"tabiki Cenk Bey.Özel odada mı görüşmek istersiniz?.Yoksa buraya çağırıp,buradamı görüşmek istersiniz?" diye hemen cevabını verdi.Cenk;"Müdür Bey,ben bizzat tutuklu olduğu mekanda görüşmek istiyorum.Onun yaşadığı ortamı da tanımış,görmüş olurum böylelikle" dedi.Cezaevi Müdürü;"tamam o zaman Cenk Bey.Hadi hemen gidelim" dedi ve müdür önde,Cenk arkasında kapıdan çıktılar.İdari binanın dışına çıktılar ve biraz ilerideki cezaevi binasının önüne geldiler.Uyuşturucu ve diğer kaçakçılık suçlularının kaldığı c-blokun önüne geldiler.Blokun kapısında duran gardiyan,müdürü görünce duruşunu düzelterek bloğun giriş kapısını açtı.(DEVAMI YARIN)

2 Haziran 2012 Cumartesi

Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar(İTİRAF-4 Dvm.)

        Gazetecilerin sorduğu sorular hep bir ağızdan ve her kafadan bir ses çıktığı için gürültü kirliliğine sebep oluyordu.Düğmeye basan polislerden biri;"arkadaşlar sessiz olun burası resmi bir bina,ilerleyen saatlerde Saadettin Bey halka sizlerin aracılığıyla bir açıklama yapacaktır zaten.Relax olun".Saadettin GENÇ ise park ettiği araçtan inerek otoparkın içindeki asansöre bindi ve makamının olduğu 6. kata çıkmak için düğmeye bastı.6. kata geldiğinde çok evhamlı bir çalışmayla karşılaştı.Binanın tamamı sanki 6. kata toplanmış gibiydi.Sağa sola koşturanlar,elinde evrak gezdirenler,el telsizine cevap veren sivil polisler.Asansörden indikten sonra hemen karşıdaki oda makam odası olduğu için kimseye fark edilmeden odasına girdi.Odasında ise sekreteri ve yardımcısı Faik TANER telefonlara cevap vermekle uğraşıyorlar,içeri girdiğini bile fark etmemişlerdi"."Faik ben geldim" diye seslendi.Faik TANER;"Saadettin Bey,nerelerdesiniz siz.Olaylardan haberiniz yok mu?" dedi.Saadettin GENÇ;"tamam Faik,her şeyden haberim var.Bunları tartışmayı bırakıp,şu şerefsizlerin kim olduğunu bulalım,halka bir açıklama yapalım.Eğer gerekli döküman varsa elimizde" diye cevap verdi.Faik TANER,yazıcıdan çıkartılmış olan,çok gizlilik taşıyan ivedi mesajları Saadettin GENÇ'e verdi.Mesajın biri ölü ve yaralı sayısı ile ilgiliydi.Mesajda son alınan ölü sayısı:600 bin,yaralı sayısı:0 olarak belirtilmiş."Bu çok korkunç bir rakam" dedi Saadettin GENÇ.Faik TANER;"bu mesaj olaylardan 1 saat sonra bize ulaştı.Yetkililer şu anda çalışmakta ve enkazlardan ceset çıkartmakta,asıl korkunç olan rakamı ilerleyen vakitlerde göreceğiz" dedi titrek bir ses tonu ve üzgün bir ifadeyle.Başka bir mesajda ise patlamaların sorumluluğunu henüz hiçbir terör örgütü üstlenmedi şeklinde bir yazı yazıyordu.Saadettin GENÇ;"patlamaların sorumluluğunu üstlenen örgüt olmamış,Mit'den de mi bir haber gelmedi".Faik TANER,cebinden bir mendil çıkarttı ve Emniyet Müdürü Saadettin GENÇ'e uzattı.Saadettin GENÇ'de "teşekkür" ederek mendili aldı ve alnında biriken teri sildi.Aynı zamanda sormuş olduğu soruya cevap vermesini bekleyerek yardımcısı Faik TANER'in gözlerinin içine baktı."Hayır efendim,Mit'den henüz bir haber gelmedi.Mit ve Emniyet,olayların faili ve faillerinin hangi örgüte bağlı olduklarını hummalı bir şekilde araştırıyor.Eğer hiç bir örgüt patlamaların sorumluluğunu üstlenmezse,arkadaşlar en kısa zamanda intihar komandolarının hangi örgüte bağlı olduklarını,bu çirkin saldırıların hangi terör örgütü tarafından gerçekleştirildiğini bulacaklardır" diye cevabını verdi Faik TANER.(YARIN İTİRAF-5) 

1 Haziran 2012 Cuma

Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar(İTİRAF-4 Dvm.)

         Bir süre ilerledikten sonra İstanbul'un sakin bir sahil semtine geldi.Aracını denizin kenarına çekti ve arabayı durdurup,kendi kendine;"bir şeyler yapmalıyım,bu şekilde nereye kadar kaçılır" dedi.Son dakika haberi diye bütün tv kanalları haber yayını yapıyorlardı.Genç bir bayan haber spikeri;"sevgili seyirciler,patlamaların yaşandığı yerlerdeki son durumu sizlere şu anda aktarmaktayız.Gördüğünüz gibi sabah saatlerinden bu yana yetkililer titiz bir çalışma içerisindeler.Ölü ve yaralı sayısı hakkında henüz net bir açıklama yapılmasada,bir milyon insanın bu patlamalarda öldüğü tahmin ediliyor.Patlamalar çok şiddetli ve yıkıcı olduğu için şu ana kadar patlamaların enkazından sağ kurtulan olmadı.İlerleyen saatlerde gelişmeleri sizlere aktarmaya devam edeceğiz" dedi ve gün boyunca çekmiş oldukları görüntüleri ekrana verdi.Emniyet Müdür Yardımcısı Faik TANER ise denizin kenarına aracını çekmiş,kendini patlamalara ivedi çözüm bulamadığı için suçlu hisseden ve ne yapacağını şaşırmış halde boş boş düşünen Emniyet Müdürü Saadettin GENÇ'e ulaşmaya çalışıyor;ama başarılı olamıyordu.Saadettin GENÇ,cep telefonunu kapatmış,ev telefonu ise çalıyor fakat eşini on yıl önce kaybettiğinden tek çocuğu olan kızı Hülya ise Amerika'da okuduğu için evi bomboştu.Faik TANER,Saadettin GENÇ'e ulaşmaya çalışırken bir taraftan da gelen telefonlara bakıyor,önemli olanlara cevap veriyor,kapıda bekleyen gazeteci topluluğuyla uğraşmak zorunda kalıyor,sorulan sorulara bir cevap vermesi gerektiğini,halkın bir cevap beklediğini düşünüyor;ama Emniyet Müdürü Saadettin GENÇ olmadığı için fazla bir şeye karışmak istemediğinden Saadettin GENÇ'e ulaşıp,açıklamaları halka kendisinin yapmasını tercih ederek sürekli müdürün telefonlarını çaldırıp,ona ulaşmaya çalışıyordu.Gömleğinin cebinde bir titreşim hissetti.Önce korktu;ama gömleğinin cebine cep telefonunu koyduğunu,yoğun geçen bir gün olduğu için ve Emniyet Müdürü Saadettin GENÇ'e ulaşamadığı için stresten unutmuş,bu yüzden de telefon çalınca titreşiminden korkmuştu.Telefona baktı,arayan İçişleri Bakanı,aslen Amerika kökenli olup,kendini halka Türk olarak tanıtmış Veli UZUN'du.Hemen telefonu açtı."Emniyet Müdür Yardımcısı Faik TANER" diye kendini takdim etti.İçişleri Bakanı Veli UZUN;Faik,Emniyet Müdürü Saadettin Bey nerede?.Arıyorum,arıyorum ulaşamıyorum.Makamında mı?.Versene şunu telefona" diye sakin bir tavırla söyledi.Faik TANER,titrek bir ses tonuyla;"Hayır efendim,makamına daha gelmedi.Bende arıyorum kendisini;ama bir türlü ulaşamıyorum" dedi.Veli UZUN;"ya nasıl olur,manyakmı bu adam.İstanbul'u kan gölüne çevirmişler,beyefendinin hiç mi haberi yok bu olaylardan?.Neyse geldiğinde beni bir arasın.Tabiki gelirse.Baksana ortalık yıkılmış,adamın umrunda değil" dedi ve Faik TANER'e söz hakkı bile vermeden telefonu kapattı.Yardımcısı Faik TANER başta olmak üzere,İç İşleri Bakanı Veli UZUN ve bir çok önemli isim Saadettin GENÇ'i ararken,o ise aracında sigara üstüne sigara yakıyor,stresten terleyen yüzünü siliyor ve kendi kendine aracının içinde konuşuyordu.Bir ara aklından intihar etmek bile geçti;ama kızı Hülya'yı düşündü ve bundan vazgeçti.Telefonun içini açtı ve sadece Hülya'nın bildiği hattı taktı.Hülya'yı aradı,bir süre Hülya'nın telefonu çaldı;ama kızı Hülya telefonunu açmadı.Okulda,derstedir diye düşündü ve telefonu yan koltuğa bıraktı.Derin bir nefes aldı,kendine güçlü olmasını ve olaylardan kaçmak yerine bir çözüm bulmasını telkin ederek,aracını çalıştırdı.Hızla ana yola çıkarak,Emniyet Müdürlüğüne gidip makamında çalışmaya karar verdi.Bir süre hızla ilerledi.Emniyet Müdürlüğünün önüne gelmişti artık.Yine gazetecileri gördü.İçinden geri dönmek geldi;ama bu bana yakışmaz diyerek,birde gazetecilere içinden küfürler yağdırarak,aracını Emniyet Müdürlüğünün altındaki kapalı otoparka doğru sürdü.Özel aracı olmasına rağmen gazeteciler aracı tanımış,otoparkın içine doğru aracın peşinden koşmaya başladıkları anda otoparkın otomatik kapıları iki tane polisin düğmeye basmasıyla kapanmaya başlamıştı.(DEVAMI YARIN)