Bekir,Artvin’de hayvancılık yapan kendi
halinde biridir.Evli ve beş yaşlarında bir erkek çocuk babasıdır.Tan vakti
koyunlar ağıla girerken,küçük Emre atını sevmeye çalışmaktadır.Annesi(Ezgi),atın
oğluna zarar verebilmesinden dolayı endişeli.Bunu fark eden Bekir,Emre’yi tatlı-sert
bir dille yanına çağırır ve koyunları saymasını ister.Daha sayı saymasını bilmeyen
Emre,kendince 1-2 ve 10 der ve anne-babasını güldürür.Gülmelerine alınıp,sinirlenen
Emre çevredeki otları dağıtarak eve doğru koşarak gider.Bekir’in hayalinde İstanbul’a
gidip,çok zengin olmak vardır.Akşamları sürekli hesaplar yapar ve bir takım notlar
alır.İstanbul’dan bir arkadaşı gelir.Adamın,Ezgi’de gözü vardır;ama Bekir bunun
farkında bile değildir.Ezgi,durumu anlar.Bekir’in çok para kazanmak hırsı adeta
gözünü kör etmiştir.Kötü niyetli arkadaşı,Bekir’in kafasına girer ve Bekir,Ezgi’nin tüm
gitmeme ısrarlarına rağmen varını-yoğunu satarak rotayı İstanbul’a
çevirir.İstanbul yolunda Ezgi’nin inci gibi,notaları coşturan bir sesle söylediği şarkı içimizi
acıtır.Emre,köyünden ayrılmanın ve çok sevdiği atının satılmasının üzüntüsü içerisindedir
ve sürekli ağlamaktadır.
Bekir,ilk başlarda
çalışarak zengin olmayı dener,bunda başarılı olamaz ve illegal yollardan rant elde etmeye
çalışır.Kumar illetine saplanır,çocuğunun kumar borcu yüzünden öldürülmesine sebep
olur.Kendisi de,oğlunun katilini öldürmesi sebebiyle cezaevine girer.Ezgi,Bekir’in kötü
niyetli arkadaşının elinden kurtulur;ama barlarda şarkı söyleyip,konsamatrislik
yapmaktan kurtulamaz.